"bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın. her biri hayran sana"
kapüşonumu taktım, rastgele açtım şarkıyı. sokaklar karanlık ve sessiz. yavaş yavaş yürüyorum. biraz üşüyorum ama rüzgarın tenimi ısırması hoşuma gidiyor daha da yavaşlıyorum. bu sefer kafamda ki sesler konuşmuyor. sadece şarkının sözlerine takılıyorum " ve sil gözünün yalnızlıklarını, o an fısılda duvarlara adımı"
"Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu."
George Orwell
bulunduğum ortamda beni üzen bir şey olunca ağlamamak için aklıma güzel anılar veya hayaller getiriyorum. bir insan kendini ancak bu kadar güzel kandırabilir.
En güzel çiçekleri büyüten kırık saksılar değil, çatlak kaldırımlarmış.
En güzel çiçekleri büyüten kırık saksılar...
son vapur da kaçtı, nasıl dönelim şimdi buradan oraya~
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
|Didem Madak-Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım|
''Yanımdaki iskemleye oturdu, gözünü uzaklara dikti. Çekmeye can atılan bir ceza kadar güzeldi.''
simsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız~